Ceylan ERZİNCAN
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım atarken, ülkemizin eğitim politikalarının köklü bir dönüşüm sürecine girmesi, yalnızca bugünün değil, yarınların da ihtiyaçlarına cevap verebilecek nesillerin yetiştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda Millî Eğitim Bakanlığımızca geliştirilen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, yalnızca bir müfredat reformu değil, aynı zamanda pedagojik yaklaşımı, öğretmen yetiştirme sistematiğini ve eğitim felsefesini günümüz koşullarına uygun hale getirmeyi hedefleyen kapsamlı bir eğitim vizyonudur.
Kültürel mirasımızla uyumlu, çağdaş ve bütüncül bir yaklaşımı esas alan bu model; bireyin akademik, ahlaki ve sosyal gelişimini bir arada ele almaktadır. Bu çerçevede geliştirilen yapı, öğrenciyi sadece bilgiyle değil, değerle, erdemle ve sorumlulukla da donatmayı amaçlamaktadır.
Modelin tanıtım süreci ve hazırlık aşamaları boyunca, hem eğitim camiasıyla hem de kamuoyuyla sürekli ve yapıcı bir iletişim içerisinde olmuştur.
- 3 Mayıs 2024 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Tanıtım Toplantısı’nda kamuoyuna ilk kez açıklanan bu yaklaşım, öğretim programlarının temelini oluşturan “bütüncül insan”anlayışıyla dikkat çekilmiştir.
- Haziran 2024’te Erzurum’da gerçekleştirilen Bölgesel Eğitim Değerlendirme Toplantısı’nda ise modelin saha uygulanabilirliğine dair öğretmenlerden, yöneticilerden ve akademisyenlerden doğrudan geri bildirimler alınmış; bu katılımcı süreç, modelin sahaya güçlü bir şekilde aktarılmasında belirleyici olmuştur.
Özellikle öğretmen yetiştirme süreçlerine dair yapılan yenilikler, Sayın Bakanımızın uzun yıllara dayanan akademik birikiminin ve eğitim politikasındaki kararlılığının bir yansıması niteliğindedir. Bu doğrultuda kurumsallaşma süreci devam eden Millî Eğitim Akademileri, öğretmen ve eğitim yöneticilerinin hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimlerinin yapılandırılmasında stratejik bir rol üstlenmektedir.
Hazırlanan bu rapor, Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin ruhuna uygun olarak yapılandırılan Millî Eğitim Akademilerine dair genel çerçeveyi ortaya koymayı, mevcut uygulamaları değerlendirmeyi ve sürece katkı sunabilecek öneriler geliştirmeyi hedeflemektedir. Ayrıca Sayın Bakanımızın liderliğinde yürütülen bu vizyoner sürece sahadan gelen gözlem ve analizlerle katkıda bulunmak gayesi taşımaktadır.
I. Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin Genel Çerçevesi
Millî Eğitim Bakanlığımız tarafından ilan edilen “Türkiye Yüzyılı” vizyonu doğrultusunda geliştirilen “Maarif Modeli”, sadece bir eğitim stratejisi değil; aynı zamanda köklü bir medeniyet tasavvurunun günümüze tecelligahı olarak da değerlendirilmektedir. Bu model, geçmişin ilim geleneğini, milletimizin köklü irfan birikimini ve çağın gerekliliklerini bir potada eriten özgün bir yaklaşımdır.
Bu model içerik, yaklaşım, değerler ve kimlik inşası bakımından da önemli bir paradigma değişimini temsil etmektedir. Maarif Modeli; bireyin zihinsel, duygusal, sosyal ve ahlaki yönlerini dengeli biçimde geliştirmeyi esas alarak, bütüncül bir insan anlayışını merkezine yerleştirmektedir.
Modelin temel ilkeleri arasında şunlar öne çıkmaktadır:
- Yerli ve millî bir müfredat anlayışı
- Değer temelli eğitim (adalet, merhamet, sadakat, sorumluluk gibi yüksek ahlaki ilkelerin merkeze alınması)
- Kadim kültürümüzle barışık, evrensel bilgiyle donanmış birey yetiştirme gayesi
- Disiplinler arası geçişlere imkân tanıyan esnek ve dinamik yapılar
Bu vizyon, Sayın Bakanımızın son aylarda hem akademik hem bürokratik düzeyde gerçekleştirdiği çalışmalarda somut bir biçimde tebarüz etmiştir:
- Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin Tanıtımı kapsamında, kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşılan ve başta öğretmenlerimiz olmak üzere tüm paydaşların görüşlerine açık tutulan taslak programlar, katılımcı yönetim anlayışının güçlü bir örneğini sunmuştur.
- Yurt genelinde düzenlenen istişare toplantılarıyla eğitim camiasının her seviyesinden temsilcilerle yüz yüze görüşmeler yapılmış, bu sayede sahadaki ihtiyaçlar bizzat yerinde tespit edilmiştir.
- Eğitim anlayışımızı şekillendiren millî ve manevi değerlerin, çocuklarımızın kişilik inşasında nasıl yapılandırılacağına dair tutarlı, özgün ve bilimsel bir temel oluşturulmuştur.
Bu modelin bir diğer güçlü yönü de öğretim programlarının yanı sıra eğitim ortamlarını, öğretmen niteliklerini ve yönetici vizyonunu da kapsayacak şekilde sistem bütünlüğü sağlamasıdır. İşte tam da bu noktada, Millî Eğitim Akademileri, Maarif Modeli’nin kurumsal alt yapısının önemli bir parçası olarak öne çıkmaktadır.
II. Millî Eğitim Akademileri: Kurumsal Yapı, Misyon ve Fonksiyonlar
Eğitim sisteminin temel taşı olan öğretmenlik mesleği, teknik bir iş olmanın ötesinde bir adalet, merhamet ve hikmet taşıyıcılığıdır. Bu bakış açısıyla Sayın yapılandırılan Millî Eğitim Akademileri, öğretmenlik mesleğini yeniden tanımlayan, nitelikli insan kaynağını sistemli biçimde yetiştiren ve sürekli gelişimi önceleyen vizyoner bir kurumsal yapı olarak teşekkül etmektedir.
Millî Eğitim Akademileri, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin ruhuna uygun şekilde inşa edilen bir yapı olup, şu üç temel misyon üzerinden şekillenmektedir:
1. Hizmet Öncesi Eğitimde Kurumsal Formasyon
Öğretmen adaylarının atama öncesi süreçte sadece akademik bilgiyle değil, aynı zamanda millî değerler, etik ilkeler ve sınıf içi uygulama becerileriyle donatılmasını öngören bu yapı, öğretmen yetiştirme sistematiğinde ciddi bir paradigma değişimi getirmiştir. Eğitim Fakülteleri ile iş birliği içinde yürütülen bu süreçte adaylara pedagojik formasyonun ötesinde, medeniyet bilinci ve sorumluluk duygusu da kazandırılması hedeflenmektedir.
2. Hizmet İçi Eğitimde Mesleki Derinleşme
Görevdeki öğretmen ve yöneticilerin, gelişen çağın dinamiklerine uygun olarak alan bilgilerini güncellemeleri, yeni eğitim teknolojilerine hâkim olmaları ve liderlik kapasitelerini artırmaları amacıyla yürütülen programlar, Millî Eğitim Akademilerinin ikinci önemli işlev alanını oluşturmaktadır. Bu bağlamda uygulanan modüler eğitimler, dijital platformlarla desteklenen hibrit içerikler ve yerel ihtiyaçlara göre uyarlanmış saha programları, öğretmenin daima öğrenen bir birey olmasını teşvik etmektedir.
3. Eğitim Yönetimi ve Liderlik Kapasitesinin Güçlendirilmesi
Maarif sistemimizin sağlıklı işleyebilmesi için vizyon sahibi yönetici kadrolara da ihtiyaç duyulmaktadır. Millî Eğitim Akademileri, eğitim yöneticilerine yönelik hazırlanan özel içerikli programlar ile okul, ilçe ve il düzeyinde etkin yönetim, iletişim, kriz çözümü ve stratejik planlama gibi alanlarda kapasite geliştirme faaliyetleri yürütmektedir. Bu yaklaşım, eğitim kurumlarımızda liyakat temelli bir yönetişim kültürünün yerleşmesine hizmet etmektedir.
Millî Eğitim Akademileri, bu yönleriyle bir fikriyat ve medeniyet aktarım mecrası olarak işlev görmektedir. Bakanlığımızın son yıllarda yürüttüğü yapısal dönüşüm çalışmalarının en mühim halkalarından biri olan bu akademiler, öğretmenlik mesleğinin itibar ve ilim zeminini güçlendirmeyi amaçlamaktadır.
III. Uygulama Süreci: Güçlü Yönler ve İyileştirmeye Açık Alanlar
Millî Eğitim Akademileri’nin teşekkülünden bu yana geçen kısa sürede sahada gözlemlenen gelişmeler, yapının ne denli stratejik bir ihtiyaca karşılık geldiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bakanlığımızın köklü bir vizyonla oluşturduğu bu sistem, öğretmenliğe adım atacak bireylerin niteliksel dönüşümünü önceleyerek eğitim camiasına yeni bir soluk getirmiştir.
Güçlü Yönler
- Kurumsal Standartlaşma ve Liyakat Temelli Yönetişim: Öğretmen yetiştirme ve geliştirme süreçlerinde ülke genelinde standart ve kalite temelli bir yaklaşım benimsenmiş, böylece bölgesel farklılıkların en aza indirilmesi yönünde önemli bir adım atılmıştır.
- Medeniyet Vizyonuna Dayalı Eğitim İçerikleri: Akademi programlarının yalnızca teknik değil; değer, kimlik ve aidiyet temelli içeriklerle yapılandırılması, Türkiye Yüzyılı perspektifini yansıtan özgün bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır.
- Sürekli Gelişim Odaklılık: Hizmet içi eğitim programlarının çevrim içi ve yüz yüze hibrit modellerle sunulması, öğretmenlerin mesleki gelişim süreçlerine erişimini kolaylaştırmakta ve süreklilik arz etmektedir.
- Yönetici Gelişim Modüllerinin Yaygınlaştırılması: Eğitim yöneticilerine yönelik geliştirilmiş liderlik programları, sahada daha bilinçli, stratejik düşünen ve sorun çözme becerisi yüksek yöneticilerin yetişmesine katkı sunmaktadır.
İyileştirmeye Açık Alanlar ve Katkı Sunma Potansiyeli
Millî Eğitim Akademilerinin yenilikçi çerçevesine rağmen uygulama sahasında bazı alanlarda iyileştirmeye açık yönler olduğu da gözlemlenmektedir. Bu durum, yapılanmanın daha da güçlenmesi ve sürdürülebilirliğinin teminat altına alınması adına önemli bir fırsat sunmaktadır:
- Eğitim İçeriklerinin Alan Uzmanlığına Göre Esnekleştirilmesi: Hali hazırda sunulan eğitim içeriklerinin bazı branşlarda yeterince derinleşmeli ve genel çerçevenin alan odaklı ihtiyaçlara cevap verebilir kılınmalıdır. Özellikle fen bilimleri, özel eğitim ve yabancı dil gibi alanlara özgü içeriklerin daha fazla detaylandırılması önerilmektedir.
- Uygulama-Akademi Uyumunun Güçlendirilmesi: Akademik teorinin uygulama sahasına doğrudan aktarımında zaman zaman kopukluklar yaşanabilir. Öğretmen adaylarının staj süreçleri ile Akademi modülleri arasındaki bütünlüğün daha sıkı örülmesi, teorik eğitimin sahadaki karşılığını daha işlevsel hâle getirilebilir.
- Eğitici Kadronun Niteliksel Homojenliği: Bazı bölgelerde eğitici kadronun yeterlilik düzeylerinde farklılıklar bulunabileceği ve bu durumun da program kalitesine etki etme potansiyeli taşıdığı düşünülmektedir. Eğitici seçimi sürecinin daha merkeziyetçi, liyakat esaslı ve ölçme-değerlendirme temelli olarak yeniden yapılandırılması, Akademi’nin prestijini ve işlevselliğini artıracaktır.
- Geri Bildirim Mekanizmalarının Kurumsallaşması: Katılımcı öğretmen ve yöneticilerden alınan geribildirimlerin sistematik biçimde toplanması, analiz edilmesi ve politika üretim sürecine entegre edilmesi hâlinde Akademi yapısının daha çevik ve kapsayıcı hâle gelmesi mümkündür.
Bu iyileştirme alanlarının, mevcut vizyonun hayata geçirilmesinde birer katkı ve tamamlayıcılık zeminioluşturduğuna inanıyoruz. Millî Eğitim Akademileri, bu yönleriyle Türkiye Yüzyılı eğitim vizyonunun kurumsal teminatı olabilecek kapasitede bir yapılanmadır.
IV. Sonuç ve Öneriler
Türkiye Yüzyılı vizyonunun temel taşı olan Millî Eğitim Akademileri, Bakanlığımızın eğitim politikalarında son dönemde gerçekleştirdiği en nitelikli ve kapsamlı kurumsal hamlelerden biri olarak dikkat çekmektedir. Öğretmen yetiştirme süreçlerine dair köklü bir paradigma değişimi hedeflenmiş; öğretmenliğin sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir değerler bütünü olduğu anlayışı sistemin merkezine yerleştirilmiştir.
Akademiler aracılığıyla öğretmenliğe aday bireylerin milli, ahlaki ve pedagojik açıdan güçlü donanımlarla sahaya hazırlanması, eğitim sistemimizin uzun vadeli dönüşümünü destekleyen stratejik bir adımdır.
Bu bağlamda aşağıdaki hususların, Akademilerin sürdürülebilirliği ve daha işlevsel hâle gelmesi açısından dikkate alınmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir:
Politika ve Uygulama Önerileri
- Alan Temelli Modül Geliştirme: Akademi eğitim içeriklerinin, farklı branşlara ve öğretmenlik alanlarına göre esnetilebilir ve derinleştirilebilir modüllerle zenginleştirilmesi, mesleki yeterliliğin güçlenmesine katkı sunacaktır.
- Teori-Uygulama Bütünlüğü: Aday öğretmenlerin staj süreçleri ile Akademi modülleri arasında daha güçlü bütünleşme sağlanmalı; uygulama okulları ile Akademi koordinasyonu kurumsallaştırılmalıdır.
- Eğitici Kadro Standardizasyonu: Eğitici seçiminde daha merkezi ve nitelik odaklı bir ölçüt sistemi oluşturulmalı; bölgeler arası kalite farkını azaltacak eğitimler düzenlenmelidir.
- Geri Bildirim Sistemi Kurulması: Akademi süreçlerinin her aşamasında öğretmen, yönetici ve uzman görüşlerine dayalı geri bildirim sistemleri devreye alınarak katılımcı bir değerlendirme mekanizması oluşturulmalıdır.
- Akademik ve Değer Temelli Yönün Dengelenmesi: Programlarda yer alan pedagojik ve teknik kazanımların yanında, milli kültür, medeniyet mirası ve etik değerler boyutu daha görünür kılınmalı, bu yaklaşım akademik içeriklere de yedirilmelidir.
Bu vizyon Türkiye’nin geleceğini inşa edecek kuşakların daha donanımlı, bilinçli ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmesini mümkün kılacaktır. Millî Eğitim Akademileri, bu dönüşümün kurumsal bir modeli ve taşıyıcısı olarak büyük bir potansiyel taşımaktadır. Bu potansiyelin en etkin şekilde hayata geçebilmesi için önerilen adımların katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.
Bu raporun hazırlanma sürecinde, eğitim politikalarının dönüşümüne katkı sunabilme niyetiyle hareket edilmiş; şekillenen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin ruhuna ve hedeflerine sadık kalınmaya özen gösterilmiştir. Geleceğimizi şekillendiren maarif sistemimizin daha güçlü, daha köklü ve daha kuşatıcı bir zemine kavuşması yolunda atılan her adımın, devletimizin istikbaline hizmet edeceğine inancımız tamdır.